narsisistik yaşantılara gani gark olmadan yaşayamayan insan denen canlı türünün ulaşmış olduğu olduğu son kolektif aşamadır.
peki ya nedir; post narsisizm? 
öncelikle narsisizmi ele alalım; narsisizm veya özseverlik, kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. kelime kökeni yunan mitolojisinde bir kahraman olan narkissos'dan gelir. 
narkissos kimdir?
kendine âşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. ekho bu genç avcıya ilk görüşte âşık olur. ancak narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür.

olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve narkissos'u cezalandırmaya karar verirler. günlerden bir gün av izindeki narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. o da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur. o ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü . o şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı ekho gibi narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.

gelelim narsisizm’in son noktası olan postnarsisizm’e; artık avlanan ya da avlanırken nehirden su içen yaratıklar olmadığımızdan mütevellit kendimizi en sık gördüğümüz incelediğimiz yer aynalarımız idi. en azından 2000’li yılların beraberinde getirdiği akıllı telefon curcunasının ortaya çıkışına kadar kendimizi aynalarda gördük inceledik ya da sevmiş bulunduk. değişen ne mi oldu? telefonun kamerasından bakarak saç düzeltmemiz ya da makyaj kontrolünden ibaret olan ilk teknonarsisizm belirtilerimiz yerini sosyal medya ve onun fenomenleriyle birlikte bizim de pazardan pay almaya çabalamamızı beraberinde getirdi ki; bu sözde asıl fenomenlerin olmayan asıllarının yücelmesi ile son bulmasına rağmen kapıldığımız teknonarsisizm batağı bizi en sonunda postnarsisizmin kıyısına attı. 
aslında ses benzeyeni olan post yani gönderi kavramı da sosyal medya ile patolojik temasın ürünü olan teknonarsisizmin dönüştüğü postnarsisizm kavramına ironik bir şekilde başka bir anlam daha yükledi. yani postnarsisizm sosyal medya da kendimizi paylaştıkça artan narsisizm olarak karşımıza çıktı.
peki ya; postnarsisizm bizi nasıl etkiliyor? her ne kadar biz bunu kabul etmesek de zaten hasta olmaya yüz tutmuş narsisistik ruhlarımız; kendimize dair postlar ya da paylaşımlar ve bu postlara aldığımız yanıtlarla suni bir şekilde kendini şımartıyor, egolarımız nedensiz ve de fazlasıyla anlamsız bir beğeni seli içerisinde batıp çıkmaya ve yüzeyde kalmaya çalışıyor ama biz bunu kişisel gelişim ya da hızla ilerleme olarak algılıyoruz. çünkü sosyal medya yanlılarımızın ya da yancılarımızın sahte beğeni davranışları narsisizm batağına batmış ruhlarımızı yukarıda tutuyor sözde nefes almamızı sağlıyor. ancak ne zaman ki bu beğeni ya da ilgi azalıyor ya da anında beğeni ya da ilgiye alışmış beynimize çocuğumuz, eşimiz, patronumuz ya da çalışanımızca tepki ya da ilgi verilmediğinde durum tam bir eroin krizine dönüyor. tıpkı uyuşturucu bağımlıları gibi anında ulaşamadığımız maddenin eksikliğine benzer bir dopamin eksikliği yaşayan beynimiz deliye dönüyor. çevremizdeki insanlar bunu herkese zaten sık sık yaptıkları ve bunu normal karşıladıkları ve hatta topluca ısırılmış zombi klanları gibi kendileri de postnarsisizm mikrobunu taşıdıkları için; topluca bir narsisistik salgına yenik düşen toplum bu ve benzeri davranışları oldukça üst bir dereceye kadar normal olarak tanımlıyor. işte tam da bu noktada post yoluyla değişime başlamış olan klasik narsisizm yerini postnarsisizme bırakıyor. 
işin kötü yanı hastalıklı toplumun bireyleri kendi çıkarlarını tehdit eden durumlar, olaylar ve olgularla karşılaştıklarına istinasız gündelik kullanımı ile (daha kelimenin bile doğru yazılışını bilmeden) karşı tarafa etiketi yapıştırıyor ''narsist''...

 

en iyi psikolog izmir

Dr. Psikolog Murat SARISOY

KLİNİK PSİKOLOJİ UZMANI 

Randevu almak için 7/24 DANIŞMA HATLARIMIZ 

Ekibimiz Hakkında Bilgi Almak İçin BİZ KİMİZ ?

İzmir Psikolog - Gökyüzü Psikoterapi Enstitüsü Merkezimizin yeri için KONUM 

Psikolog Dr. Murat SARISOY Hakkında Tarafsız Tavsiye Sitesinde Yazılan TAVSİYELER

  • Etik, Bilimsel yaklaşımımız ve tam 30 yılllık tecrübemizle yanınızdayız...

Danışma ve Randevu Hatlarımız:

  • 0 232 464 00 60
  • 0 534 670 23 73
  • 0 554 580 25 10

 

Danısmanlık Konuları

Bizi Takip Edin

Free Joomla templates by L.THEME