evlilikte aile baskısı

Evlilikte Aile Baskısı: İlişki ve Aile Katili

Evlilikte aile baskısı pek çok ilişkinin ölü doğmasına ya da ortadan kalkmasına sebeplerin başında gelir. Aşağıda anlattığım yaşantlar bunun en iyi örneğidir.

‘Eşim beni görmüş ve beğenmiş, benimle flört etmek istedi. Ancak ben öyle flörte falan gelemem, ciddi düşünen biriysen benimle olursun. Eğer ciddiysen, evleneceksen benimle çıkabilirsin dedim. Eşim ( o zaman ki iş arkadaşım) önce telefonu yüzüme kapattı. Sonra 2-3 hafta sonra arayıp, niyetinin ciddi olduğunu söyledi. Hatta benimle evlenmek istediğiniz bile söyledi. Ben de onunla 2-3 ay çıktım. 2-3 ayın sonunda ise nişanlanma kararı aldık. Başta herşey normaldi. Sonra biz nişanlandık ve iki üç ay sonra evlendik. Babam eşimden benim için 7 bilezik ve bir beşibiryerde istedi. Eşim önce buna çok sıkıldı ama ben ısrar edince kabul etti ve kredi çekti. Biz böylece evlendik. Ben evlenir evlenmez 2 ay içinde hamile kaldım. Bu arada babamlar abime iş kuracaklarmış, bu yüzden benden onlar için kredi çekmemi istediler. Ben de eşime danıştım, o istemedi ama ben ikna ettim. Babamları yüzüstü bırakamazdım. Çünkü onlar benim herşeyim ailemdi. Sonra çocuk olunca eşimi bir araba almaya ikna ettim, o şu anda sıkışığız dese de onu çok dinlemedim. Çocuk için araba şarttı, eşim sağdan soldan borç alıp üstüne biraz daha kredi çekip bir araba aldı. Ben çok sevindim ancak tam ertesi gün babamlar arayıp abimin işinin battığını krediyi geri ödeyemeceklerini söylediler. Tüm borçlar bize kaldı. Bir kaç hafta sonra ise eşim evi terketti. 4-5 aydır eve gelmiyor. Bilmiyorum, anlamadım eşim neden böyle yapıyor.'

Anlatılan bu hikaye maalesef dizi film senaryosu falan değil, tamamıyla gerçek ve duyunca insanı ister istemez şekilden şekile sokan şu son cümle ise ‘Bilmiyorum, anlamadım eşim neden böyle yapıyor’ ister istemez insanın kulaklarında gidip geliyor…

Bu hikayeyi en baştan gözden geçirdiğimizde bu toplumda bir evliliği yıkabilecek büyük hataların hepsinin peş peşe sergilendiğini, evlilikte aile baskısı tezi yazılsa bu örneğin açıkça inceleme konusu olabileceğini de görüyoruz. Birincisi aslında niyeti sadece flört etmek olan erkek toplumsal baskı nedeniyle evlenmeye hiç de istemeden ve ne yaptığını çok da iyi bilmeden evlenmeye yöneliyor. İkincisi genç kadın yine toplum ve aile baskısı nedeniyle yaşadığı güvensizlikten kaynaklı olarak karşısına çıkan erkeği farkında olmadan ya da farkında olarak evlilik yoluna sokuyor. Üçüncü olanı çift daha birbirini sağlıklı bir şekilde tanımadan nişanlanma yoluna giriyor ki zaten nişanlanmak demek evlilik hazırlıkları denizine açılmak anlamına geliyor. evlilik hazırlıkları gemisine bindiğiniz de zaten birbirinizi tanımaya değil gemiyi evlilik limanına çıkartmaya çalışıyorsunuz. Çünkü geleneksel toplum, halının rengiyle perdenin uyumuna, gelinliğin taftasına, çamaşır makinesinin kaç kilo kapasitede olacağına, geline ve damada takılan takıların kim de kalacağına çok daha çok önem veriyor. Sizler bunlarla uğraşırken zaman hızla geçiyor ve kendinizi düğün gecesinin sabahında yeni evli bir şekilde buluyorsunuz. 

Dördüncüsü ise; daha evliliğin başında bir sürü maddi yükün altına girecek olan insanlardan takı ya da ziynet eşyası bahanesi ile küçük bir servet düzeyinde nereye gideceği çok da belli olmayan şekilde kaynak aktarılıyor. Burada ise yaklaşım ‘hamama giren terler’ sloganıyla özetleniyor. Yani kibarcası şöyle ‘madem ki kızı istiyorsun parasını vereceksin’. Erkek daha içine giremediği  ve daha kurmak için paraya ihtiyaç duyduğu evlilik kurumu için önceden kredilerle borçlandırılıyor. Beşincisine gelince; yepyeni ve zaten borçlar üzerine kurulmuş bir evliliğin kaynaklarına tekrar bir el uzatılıyor ve ‘iş kuracağız’ bahanesi ile bu yeni kurulmuş evliliği hiç ama hiç ilgilendirmeyen bir noktadan tekrar ve büyük olasılıkla zaten geri ödenmeyecek bir para isteniyor. Geleneksellik çamuruna körü körüne batmış gözler ise bunun bir cinayet olduğunu görmek dahi istemiyor. Yetmiyormuş gibi de eşe yeniden psikolojik baskı yapılarak kredi çekiliyor. 

Altıncısı ise bambaşka bir cehalet ürünü diyesim geliyor ve artık ben de sabretmiyor ve evet bu da artık cehalet diyorum ki; bunca sorun borç harç yetmiyormuş gibi, evliliğin maddi ve manevi bütün kaynaklarını tüketecek olan bir bebeğe hesapsız kitapsız hamile kalınıyor. Normal olarak maddi ve manevi olarak en iyi durumda ailelerin bile hemen karar veremediği bebeğe karar verilmeksizin, düşüncesizce hamile kalınabiliyor. İşin artık en trajikomik tarafı da yedincisi; bebeğin en önemli ihtiyacı araba imiş, ya da bu toplumda doğacak her çocuk için araba alınırmış gibi yine kredi çekilerek araba alınıyor ki; o araba da öyle 10-15 bin liralık bir şey değil. İnsan ister istemez bu ülkede ki bankacılık ve kredi mevzuatını merak ediyor. Bankalarımız zaten üç tane kredisi olan orta gelirli ve yeni kurulmuş bir memur aileye nasıl oluyor da dördüncü krediyi ‘pıt’ diye verebiliyor ? 

Sekizinci ve en ölümcül olanı; kızlarını memur yapmış (zaten siz yapmasanız sanki kızınız memur olamazdı ya da af buyurun ama siz bu kızı sömürmek dışında ne yaptınız ki) evlilikte aile baskısına en iyi örnek olan bu sevgili ailemiz; utanmadan ve sıkılmadan ‘e kızım biz senin krediyi ödeyemeyeceğiz, abinin işi battı’ diyerek umarsızca hayatlarına devam ediyorlar. 

Güler misin, ağlar mısın? ki; tüm bu yaşananlardan sonra artık dayanamayarak evi terkeden erkek karşısında ise genç kadın ‘Bilmiyorum, anlamadım eşim neden böyle yapıyor.’ sorusunu sorabiliyor. Peki ya tüm bunların arkasında sadece bir neden olduğunu söylesem eminim bu satırları okuyan pek çok kişi bunun cevabının ‘cehaletle biberlenmiş, geleneksellikle soslanmış aile baskısı olduğunu tahmin edecektir. Ne yazık ki; hemen her gün bu ve buna benzer vakalarla karşı karşıya geliyorum. Aslında çoğu eğitimli ama geleneksellikten ve aile baskısından yakasını sıyıramamış bu insanlar için toplum olarak hiç bir şey yapamıyoruz ve de yapmıyoruz. Çünkü yukarıdakileri okurken yanlış bulduğumuz pek çok davranışı pek çoğumuz hala kendi çocukları söz konusu olunca yapmaya devam ediyor. Aslında öğüt vermeye gerek yok yapılması gereken belli; yepyeni kurulacak bir yuva da genç insanların köstekçisi değil destekçisi olmamız gerekiyor ve herşeyden önce onların artık evlenebilecek yaşta birer yetişkin olduklarını, kendi eş seçimlerini kendilerinin yapabileceklerini ve kendi bütçelerini (ama sadece kendi bütçelerini anne babalarınınkini değil) kendilerinin yönetmeleri gerektiğini unutmamamız gerekiyor. Yine de bütün bunlar ne kadar konuşulsa da üzerinde bu ve benzeri yazılar yazılsa da benzer vakalar emimki ofisime gelmeye devam edecek. 

dr. murat sarisoy

Dr. Psikolog Murat SARISOY

Uzman Klinik Psikolog - Evlilik ve Aile Terapisti

Randevu almak için 7/24 DANIŞMA HATLARIMIZ 

Ekibimiz Hakkında Bilgi Almak İçin BİZ KİMİZ ?

İzmir Psikolog - Gökyüzü Psikoterapi Enstitüsü Merkezimizin yeri için KONUM 

Psikolog Dr. Murat SARISOY Hakkında Tarafsız Tavsiye Sitesinde Yazılan TAVSİYELER

Yazdığım ve basılmış kitapları görmek için KİTAPLARIM linkini inceleyiniz.

  • Etik, Bilimsel yaklaşımımız ve tam 25 yılllık tecrübemizle yanınızdayız...

Danışma Hatlarımız:

  • 0 232 464 00 60
  • 0 534 670 23 73
  • 0 554 580 25 10

Danısmanlık Konuları

Bizi Takip Edin

Free Joomla templates by L.THEME